The Master of Laws ya da Legum Magister (“LL.M.”), hukuk alanında uluslararası geçerliliği kabul edilmiş lisansüstü bir derecedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde (“ABD”) LL.M. derecesi sunan programlar, 1970’li yılların başlarından 1990’lı yılların sonlarına kadar çok da ön planda olmayan, temelde hukuk lisans eğitimini bir başka ülkede tamamlamış yabancı hukukçular ile vergi hukuku gibi bazı alanlarda uzmanlaşmak isteyen sınırlı sayıdaki Amerikalı hukukçuya yönelik programlarken, özellikle milenyumdan itibaren sayıları ve popülariteleri giderek artan lisansüstü eğitim programları haline gelmişlerdir. American Bar Association (“ABA” – hukuk fakülteleri için akademik standartların belirlenmesi ve hukukçular için model etik kurallarının oluşturulması en önemli aktivitelerindendir) web sitesinde yayınlanan kayıt istatistiklerini (enrollment data) yıl ve üniversite bazında inceleyip, global talep artışı bakımından genel değerlendirme yapmanızı öneririm. Ülkemizde de bu doğrultuda artan ilginin bir yansıması olarak, benim Boston Üniversitesi Hukuk Fakültesi LL.M. in American Law Programı’nın 2000 yılı mezunlarından olduğumu öğrenen hukukçular ve adayları, bana en çok “ABD’de LL.M. yapmayı tavsiye eder misiniz?” sorusunu yöneltirler. Oldukça basit ve genel görünen bu soru, aslında cevaplaması hem zor hem de oldukça kişisel olan bir sorudur.
ABD’de LL.M. yapmanın bana sağladığı katkılar, getirdiği yüklerden her daim açık ara fazla oldu. LL.M. programı çerçevesindeki akademik, sosyal, kültürel vs. kazanımlarımın, bana hukukçu olarak yepyeni bir vizyon kazandırdığını ve gerek mesleki gerekse kişisel hayatımda (bazıları planlı olan bazıları ise planlı olmayan) pek çok farklı bakımdan sayısız kapıyı açtığını söyleyebilirim. LL.M. derecesinin hem ulusal hem de uluslararası alanda sağladığı mesleki avantajı ve prestiji her zaman hissettim. Diğer tarafan, LL.M. programından sağladığım kazanımlar sadece etkileyicilik anlamında değil, işlevsel anlamda da işime yaradı. En önemli işlevsel kazanımlarımın sözleşme hukuku, fikri haklar, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları (alternative dispute resolution) alanlarında olduğunu; bugün bir değerlendirme yaptığımda, hem akademik nitelikli yazma faaliyetlerimde, hem ders hazırlama ve sunumlarımda hem de uygulamada tümünden fiilen yararlanabilmiş ve yararlanmakta olduğumu görüyorum.
LL.M. programlarının networking denilen mesleki iletişim ağınının oluşturulmasında büyük katkı sağladığı söyleminin bir mit olmadığını da kişisel tecrübeme dayanarak söyleyebilirim. LL.M. in American Law Programı’nda sınıf arkadaşım olan 21 farklı ülkeden gelmiş 56 hukukçudan önemli bir kısmıyla ve o dönemde hocamız ya da JD (Juris Doctor – ABD’de, bir lisans eğitiminin üzerine hukuk fakültesini bitirerek elde edilen hukuk alanındaki temel derece) öğrencisi olan bazı Amerikalı hukukçularla yirmi yıl sonra hala bağlantıda olabilmek, özen ve takip isteyen, ancak önemli bir mesleki yatırım. Almanya’da, Fransa’da, İtalya’da, Meksika’da, Filipinler’de, Brezilya’da, Japonya’da, Arjantin’de, Şili’de, İsviçre’de, Hollanda’da, Tayvan’da ve Amerika’da bir mesaj ile ulaşabildiğim, gerektiğinde iş birliği yapabildiğim hukukçular olması bana her aşamada fayda sağladı.
Çizmiş olduğum bu olumlu tablo, ABD’de LL.M. yapmayı mutlaka size de tavsiye ederim anlamına gelmiyor. Zira bu sonuçlar benim birikimim, şartlarım, beklenti ve önceliklerim çerçevesinde bu şekilde doğdu. Ancak, tecrübem, tespit ve değerlendirmelerimle, sizin de olgusal gerçeklerin farkına varmanıza ve böylelikle kendi bakımınızdan doğru kararları alabilmenize yardımcı olabilirim. Önemli olan genel resmi görmeniz, bunun içinde kendi yerinizi ve durumunuzu belirleyip, programın getiri ve götürülerini doğru değerlendirebilmenizdir. O halde, ABD’de LL.M. yapmaya ilişkin sorularınıza cevap ararken yolunuzu aydınlatabileceğini düşündüğüm bazı tespit ve değerlendirmelerimi birkaç temel başlık altında paylaşayım.
ABD’deki LL.M. programları, öğrencileri ABD hukuku ile belirli ölçüde tanıştırıp, yine onlara belirli seviyede hukuki yazma ve konuşma tecrübesi kazandırmayı hedefler. LL.M. programları, bu hedefler doğrultusunda öğrencilere kendi mesleki ilgi alanları ve eğilimleri doğrultusunda ders seçimleri yapabilecekleri geniş bir platform sunabilmek genel felsefesi üzerinde yapılandırılmış lisansüstü programlardır. ABD’deki hukuk fakülteleri bu genel felsefeye uygun olarak iki tip LL.M. programı sunmaktadır: INDIVIDUALIZED STUDY LL.M. (ya da GENERAL LL.M.) ve SPECIALIZED LL.M. Her iki tip program da netice itibariyle LL.M. derecesi kazandırmakla birlikte, INDIVIDUALIZED STUDY LL.M., hukukçulara spesifik kariyer hedefleri doğrultusunda kendi programlarını oluşturma konusunda muazzam bir özgürlük vermektedir. Diğer taraftan SPECIALIZED LL.M., anayasa hukuku, insan hakları hukuku, vergi hukuku, sağlık hukuku, bankacılık ve finans örneklerinde olduğu gibi, hukukun belirli bir alanında yoğunlaşan derslerden oluşan programlardır. Ben, ders seçimlerimi özgürce yapabildiğim INDIVIDUALIZED STUDY LL.M. tipinde bir programın öğrencisi olmuştum. Gerek INDIVIDUALIZED STUDY LL.M. programlarında seçim özgürlüğünü programdan en üst düzeyde fayda sağlayabilecek şekilde kullanabilmek, gerekse SPECIALIZED LL.M. programlarında uzmanlık alanını seçebilmek için hukukçunun uygun alt yapıya sahip olması şarttır. Lisans mezuniyeti sonrasında belirli süre tecrübe kazanarak harekete geçmek, kendi mesleki eğilimleri ile hedeflerini (en azından) ana hatlarıyla belirlemiş ve uygun alt yapıyı oluşturmuş olmak birçok açıdan avantajlıdır. Hedeflenmesi gereken, mesleki ingilizce yeterliliğini geliştirmek gibi genel bir sonuç değil, zaten belirli bir olgunlukta olan dil yeterliliğini, uzmanlaşılmak istenen alan(lar)da bilgilenirken daha da yetkinleştirmek olmalıdır.
LL.M. programları genellikle araştırma odaklı akademik programlardır. Bu durum, özellikle bizim gibi araştırma ve yazma faaliyetlerinin lisans düzeyinde yeterli ağırlıkta gerçekleştirilmediği sistemlerden gelen öğrenciler bakımından zorluk teşkil etmektedir. Fakülte kütüphanelerindeki araştırma kaynak ve yöntemlerinde (konu bazında) uzman referans hukukçu-kütüphanecilerle çalışabilme imkanı hayallerin ötesinde bir mesleki konfordur. Ancak yine de ders yükünü, yeni tanıştığınız bir hukuk sistemindeki araştırma ve yazma faaliyeti ile dengeleyerek yürütebilmenin hiç de kolay olmadığını söylemeliyim. Bu bakımdan her zaman vurguladığım gibi, planlama ve ön hazırlığın farkındalık ve dikkatle yapılması çok önemlidir.
Planlama ve hazırlığın sadece işin maddi boyutu ve başvuru prosedürü bakımlarından gerekli olduğu yönündeki yaklaşım doğru değildir. Evet, LL.M. çok çok büyük bir maddi yükü beraberinde getirmektedir ve maddi planlamanın isabetle yapılması, özellikle de burs olanaklarının iyi değerlendirilmesi bu yola çıkabilmek için olmazsa olmazdır. Ben Boston Üniversitesi’nde LL.M. yapma fırsatını Milli Eğitim Bakanlığı Yurtdışında Lisansüstü Öğrenim Bursu sayesinde elde etmiştim. Ancak akademik planlama da en az maddi planlama kadar önemlidir. Planlamanın doğru yapılması, LL.M. derecesinden beklenen araştırma tekniklerine, yazma yetisine ve teknik hukuki bilgiye ilişkin kazanımların en üst düzeye çıkarılabilmesinin ön şartıdır.
Başvuru prosedürü ise, kanaatimce maddi ve akademik planlama yanında daha az endişe vericidir ve doğru bilgilenme ve sistematik ile üstesinden gelinebilmektedir. Bundan sonraki bazı konuk paylaşımlarında, yakın geçmişte ABD’de farklı eyaletlerdeki önemli üniversitelerden kabul alarak başarıyla LL.M. derecelerini elde etmiş meslektaşların güncel başvuru prosedürleri ile ilgili bilgilendirmelerini bulabileceksiniz. Bizim ülkemizden yapılan başvurular bakımından göze çarpan aksaklıkların daha ziyade referans mektuplarına ilişkin olduğunu da vurgulamak isterim. Buna ilişkin tespitlerimi ayrı bir paylaşımda ele alacağım.
LL.M. derecesinin sadece mesleki prestij ya da karizma yani etkileyicilik mi sağladığı; mesleğin icrası bağlamındaki işlevsel katkılarının hangi boyutlarda olduğu da tamamen hukukçunun (hangi ülkede ve) hangi şartlarda ve tarzda mesleki faaliyet gösterdiği ile ilişkili olarak, kişisel bazda değerlendirilebilecek hususlardır. Özellikle genç hukukçuların, LL.M. yaptıktan sonra yurtdışında iş bulunabileceği ya da yurtiçinde mutlaka en yüksek ücretlerle pozisyonlar yakalanabileceği algısına ihtiyatla yaklaşmaları gerekir. Ülkemizdeki hukuk piyasasının uluslararası nitelikteki iş portföyü birçok farklı değişkenden etkilenmektedir. Yabancı yatırımcının ilgisinin yükseldiği ve işbirliğine yönelik iş ve işlem hacminin arttığı dönemlerde corporate avukatlara olan ihtiyaç artarken; ekonomik vs. etkenlerle yatırımcıların piyasadan çıkış yaptığı, ilişkilerin çözülebildiği dönemlerde, litigator avukatlara olan talebin artması söz konusu olabilmektedir. Bu ve benzer sebeplerle, LL.M. derecesi sonrasındaki istihdamlar bakımından sadece hukukçunun kişisel ve mesleki niteliklerini göz önünde bulundurarak, genelleyici yorum yapılabilmesi kolay değildir. Her hukukçunun, güncel mesleki piyasa şartları ile kendi mesleki birikim ve şartlarını birarada ve titizlikle değerlendirmesi gerekmektedir. Bu kapsamda bir başka tespitim, işveren ya da iş arkadaşlarının uluslararası tecrübesi bulunmasının LL.M. derecesinin prestij ve kazanımlarına gereken değerin verilebilmesini de beraberinde getirebildiğidir. Uygun mesleki ortam olmaksızın LL.M.derecesinin özellikle işlevsel katkılarından söz edebilmek ne yazık ki mümkün olamamaktadır. Büyük bir maddi yükü beraberinde getiren LL.M.’in sonrasındaki getirilerini bu pencereden de ele alarak risk değerlendirmesi yapmanızı tavsiye ederim.
LL.M. programından mezun olduktan sonra ABD’de ya da ABD merkezli bir hukuk bürosunun dünyanın herhangi bir yerindeki ofisinde iş bulmaya yönelik kariyer hedefleri olanlar bakımından önem arz edebilecek birkaç tespitte daha bulunmak isterim. LL.M. programının hukukçuya sağlayabileceği avantajlar açısından programın hangi üniversite tarafından ve ne kapsamda sunulduğu çok önemli iki faktördür. Bir başka ifadeyle, hangi üniversitedeki hangi programda LL.M. yapacağınızı belirlemeniz mesleki hedeflerinizi etkileyecek çok önemli bir karardır. ABD’de hukuk fakültelerinin değişik etkenler göz önünde bulundurularak yapılan sıralamaları (ranking) arasında öne çıkan listelerden bir tanesi U.S. News & World Report tarafından yayınlanan sıralamalardır. ABD’de JD derecesi bakımından işe alma aşamasında öğrencinin notları ile birlikte dikkate alınan bir diğer kriter, mezun olunan hukuk fakültesinin bu sıralamalardaki yeridir. Okulların bu sıralamaları, LL.M. derecesi sonrasındaki istihdamlar bakımından belirleyici veriler olmamakla birlikte, mezun olunan hukuk fakültesinin itibarının LL.M. adayları bakımından da önem arz ettiği söylenebilir.
Okul sıralamalarını, okulların sundukları programların özellikleri ile birlikte değerlendirmeniz gerektiğini de hatırlatmak isterim. Örneğin, sekiz IYV LEAGUE (Bu terim ABD’deki üstün prestijli yüksek öğretim kurumlarını ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu sekiz kurum gerçekten de akademik itibarı yüksek ve kabul alınması zor üniversiteler olmakla birlikte, aslında başlangıçta üniversiteler arası bir spor ligi oluşturmak üzere bir araya gelmişlerdir ve Iyv League bu ligin adıdır.) ÜNİVERSİTESİ içinden hukuk fakültesi bulunan beş tane arasında YALE hep ilk sıradadır. Diğer taraftan, YALE’in LL.M. ve J.S.D. programları akademik kariyeri hedefleyen hukukçulara hitap etmekte ve onlar tarafından tercih edilmektedir. Sizin kariyer planlarınız bu yönde değilse, sıralamada en üstte olsa da bu programların sundukları mesleki hedefinize işlevsel olarak katkıda bulunamayacaktır.
ABD’de, JD derecesi bakımından hukuk fakültelerinin mezunlarını takip etmesi ve istihdamlarına ilişkin verileri yayınlamaları söz konusudur. ABA tarafından fakülte bazında sunulan bu veriler, hukuk fakültesini hedefleyen kişilerin önlerindeki eğitim masraflarını ve sair yükleri, mezuniyetleri sonrasındaki iş bulabilme oranları, muhtemel pozisyonlar ve başlangıç maaşları ile birlikte değerlendirebilmelerini mümkün hale getirmektedir. Burada bir parantez açarak, mezuniyet sonrası istihdam istatistiklerinde gerçeğe aykırı beyanda bulundukları iddiasıyla ABD’deki bazı hukuk fakültelerine karşı iş bulamayan mezunları tarafından davalar açıldığını da belirtmek isterim.
Diğer taraftan ABA, LL.M. derecesi bakımından hukuk fakültelerinden bu tarz verileri toplamadığından, LL.M. mezunlarının mezuniyet sonrasına ilişkin somut verilere dayanarak değerlendirme yapabilmeleri kolay değildir. Bu bağlamda, mezuniyet sonrasında özellikle ABD’de iş bulmaya yönelik kariyer hedeflerinin ne kadar gerçekçi olduğunu veriye (hangi özellikleri haiz olanlar hangi şartlarda istihdam ediliyor) dayalı olarak ölçüp tartabilmek şu an için mümkün görünmemektedir.
ABD’deki hukuk piyasasının kendi içinde küçülme yaşamakta olduğu da bir başka gerçektir. Hukuk fakültelerinin son yıllarda yabancı hukukçulara yönelik 2 yıllık JD programlarını hayata geçirmeleri, sadece LL.M. derecesinin iş bulmak bakımından yeterli olmadığının bir kanıtı olarak da yorumlanabilir. Kaldı ki, tecrübe ve gözlemlerime göre, LL.M. derecesi sonrasında (uygun) bir eyalet barosundan ruhsat alınması halinde dahi, iş bulabilmenin anahtarı, LL.M. programlarındaki üstün kazanımlardan ziyade, hukukçunun kendi ülkesindeki mesleki eğitimi, birikimi ve bağlantılarının bu piyasada aranır ve iş yapar olmasıdır. Yani hukuk piyasası özel olarak sizin birikiminize ihtiyaç duymalıdır. LL.M. programındaki kazanımlar ise bu birikimi doğru formüle edip iletebilmeye yarayan araçlardır. Bu tespit, hangi ülkeden gelirse gelsin her yabancı hukukçu için geçerlidir. ABD hukuk piyasasının (işverenlerin) yabancı hukukçulara yönelik güncel talep ve eğilimleri, yıllık olarak ve çeşitli hukuk fakültelerinin katılımıyla gerçekleştirilen (Doğu Yakasında) Columbia LL.M. Interview Program ve International Student Interview Program, (Batı Yakasında) UCLA LL.M. Interview Program gibi iş fuarlarında (job fair) somut olarak görülebilmektedir.
LL.M. yapma ya da yapmama kararınızı, arama motorlarında karşınıza çıkan “LL.M. Yapmanın Sağladığı 10 Avantaj” listelerine, neticede bu programlar sayesinde kazanç elde etmekte olan hukuk fakültelerinin ya da aracı kurumların pazarlama taktiklerine ya da sadece yurtdışında iş bulabilme genel hayaline dayandırmanın uygun olmadığı tereddütsüz. ABD’de LL.M. yapma sebepleri ve sonuçları, uluslararası LL.M. öğrencilerinin kendileri kadar çeşitli. O halde, öncelikle yukarıdaki başlıklar çerçevesinde düşünmeye başlamanızı öneriyorum. Kendi birikiminiz, şartlarınız, beklenti ve önceliklerinizle “özel” olduğunuzu aklınızdan çıkarmadan, bireysel ve ülkesel mesleki koşulları beraberce değerlendirmenizi öneriyorum. Bu aşamalar sizi daha spesifik sorular sorabilme olgunluğuna getirecek. İşte o aşamada, bu özellikli sorularınızı isterseniz bana da yöneltebilirsiniz. Ancak neticede ABD’de LL.M. yapmanın size uygun olup olmadığı sorusunun cevabını yine siz bulacaksınız.
1 Yorum
Biz avukatlar çeşitli mazeretlerle yurtdışına hep uzak kalıyoruz. Meseleye sadece iş olarak yaklaşıyoruz. Bu nedenle pek çok noktayı göz ardı ediyoruz. Yazınız için çok teşekkür ederim. Umarım devamı gelecektir. Genç meslektaşlarımıza ulaşmanız dileğiyle