Birinci Bölümü okumak için tıklayınız
Akademik Kadro Mülakatlarında Nelere Dikkat Etmeliyim ve Nasıl Hazırlanmalıyım?
Akademik kadroya girmek istiyorsanız, bir yüksek lisans programına da kaydolduktan sonra kendinizi her gün Resmî Gazeteyi takip ederken buluyorsunuz. Bu aşamada, Özel Hukuk Anabilim Dalı alanında açılan ilanlara başvurdum. Üniversiteler, ibraz ettiğiniz belgelere dayanarak başvuranlar arasında bir sıralama yapıyor ve açılan kadro ilanının on katı kadar kişiyi, bu sıralamaya göre mülakata çağırıyor. Genelde tek bir kadro ilan edilmesi sebebiyle ilk on kişi mülakata çağrılıyor.
Ben, toplamda iki farklı araştırma görevlisi alım mülakatına katıldım. Biri bir devlet üniversitesi tarafından gerçekleştirildi, bir diğer ise şu an Medeni Hukuk Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak görev yaptığım Altınbaş Üniversitesi tarafından gerçekleştirildi.
Bilim sınavının yazılı mı sözlü mü olacağı, üniversiteden üniversiteye değişebiliyor. Devlet üniversitesinde katıldığım mülakatta, jüriyi oluşturan hocalarımın çalışmalarından haberdar olarak mülakata gittim ve bu mülakatta sözlü bilim sınavı gerçekleşti. Bu aşamada, temel hukuk bilgilerinizin sağlamlığı ve güncel gelişmeleri takip etmiş olmanız çok önemli. Başvurduğunuz alanda çalışan akademisyenlerin çalışmalarını, makale ve monografilerini incelemiş ve tez aşamasına gelmiş bir öğrenciyseniz alanınızla ilgili tezleri de araştırmış şekilde mülakatta hazır olmanızı tavsiye ederim.
Akademik kariyer alanında kendini geliştirme hayali olan bir kişinin alanına ilgili olması gerekmekte, katılacağınız mülakatlarda (yüksek lisans, doktora ve akademik kadro mülakatları) jüriyi oluşturan akademisyenler bu ilginizin var olup olmadığını anlamaya yönelik sorular soruyorlar. Bahsetmiş olduğum devlet üniversitesinde, önceden hazırlanmış ve katlanarak kavanoza konmuş soru havuzu içerisinden üçer adet soru çekilmesi ve bu soruların yüksek sesle okunarak cevaplanması gerekmekteydi. Hafızam beni yanıltmıyorsa, genel işlem koşullarına ilişkin bir soru, adi şirkete ilişkin bir soru ve tacir sıfatına ilişkin bir soru çekerek bu soruları cevaplamaya çalıştım. Ardından da bahsetmiş olduğum başvurduğum kadroya duyduğum ilgiye dair sorular soruldu. Bu mülakata katılanlar arasında sekizinci kişiydim. Bu nedenle seçilme olasılığımın düşük olduğunun bilincinde olarak mülakata katıldım.
İlk mülakat deneyimimin ardından heyecan ve stresimi nasıl yönetmem gerektiğini ve hukuki bilgimi nasıl ifade etmem gerektiğini kafamda şekillendirmeye başladım. Bu nedenle, başvuru yaptığınız ve son sıradan bile olsa mülakata girmeye hak kazandığınız her mülakata girmenizi tavsiye ederim. Hayatın olağan akışında her başvurulan mülakattan başarı ile ayrılmanın mümkün olmayacağının bilinciyle tecrübe edinerek aynı zamanda da jüriyi oluşturan çok kıymetli akademisyenlerle tanışma şansını yakalayabilirsiniz.
Şu an görev yapmakta olduğum üniversitede ise, önce yazılı bir bilim sınavı yapıldı ve ardından sözlü mülakat gerçekleştirildi. Medeni Hukuk Anabilim Dalı kadrosundaki akademisyenlerin çalışmalarından haberdar olarak mülakata gittim. Lisans eğitimim boyunca da takip ettiğim ve çalışma alanlarını bildiğim hocalarım tarafından mülakat gerçekleştirildi. Bu noktada, İngilizce’nin yanı sıra Almanca yeterliliğimi de geliştirerek bu dilde de çalışma yapmaya yönelik hedefimin ve çalışma planımın olduğunu eklemek istiyorum.
Bu mülakatta da araştırma görevlisi olmak isteme nedenlerimden, lisans eğitimim boyunca akademik araştırma yapmaya duyduğum ilgiden, lisans döneminde katılmış olduğum ve dereceye girdiğim “Evlenmenin Esaslı Unsurları ve Şekli” adlı makale yarışmasından (ki bu yarışma ile ilgili araştırma yaptığım dönemde jüride olan çok değerli hocamın da eserlerinden faydalanmıştım), neden İngilizce bir yüksek lisans programını seçtiğimden ve yabancı dillere olan ilgimden, uluslararası çalışma gruplarınca yayınlanan raporları ve gelişmeleri takip ettiğimden bahsettiğimi anımsıyorum.
Şu an itibariyle yüksek lisans tez aşaması sürecinin başındayım. Yazacağım teze yönelik araştırmalarımı sürdürüyor ve Almanca eğitimime de devam ediyorum, diğer yandan ise araştırma görevlisi olarak üniversitemde çalışmalarımı sürdürüyorum. Eğitim görmüş olduğum, eğitim görmekte olduğum ve araştırma görevlisi olarak çalıştığım tüm üniversitelerdeki hocalarımın katkıları ile akademik kariyerimi inşa etmeye çalışıyorum.
Araştırma Görevlisi Olma Süreci
Bireysel İlgileri ve Farklılıklar Sebebiyle Farklı Eksenlerde İlerleyebilir
Araştırma görevlisi olma süreci, kişilerin bireysel ilgileri ve farklılıkları sebebiyle farklı eksenlerde ilerleyebilir. Bu nedenle, Piri Reis Üniversite’sinde Kamu Hukuku Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak görev yapan meslektaşım M. İsmet Yavuz’un konu ile ilgili düşüncelerini de kendi anlatımıyla paylaşmak isterim:
“2015 yılında, liseden mezun olduğumda, okuduğum alanın aksine aklım ve niyetim yalnızca hukuk diyordu. Birçok kişinin söylemlerine rağmen İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tercih ettim. Fakülteye başladığım ilk gün ne kadar doğru bir karar verdiğimi ve önümdeki sürecin tüm “rağmenlere” değeceğini anladım. Fakültenin ikinci yılında bu anlam, ilk kez karşılaştığım ceza hukuku dersleriyle birlikte sistemli bir ilgiye doğru evrilmeye başladı. Öğrenciliğim boyunca zamanımın üçte birini okula, kalanını ise özel zaman olarak ayırdım. Üçte birin anlamı gerçekten 24/3 idi. Her gün (çoğu zaman en az) sekiz saatimi okulda harcıyordum. Hiçbir şey yapmasam dahi mekânın ruhu ile bütünleştiğimden manen de rahat hissediyordum. Öğrenciliğim boyunca derslere yoğun bir mesai harcadığıma inanıyorum. Bu mesainin yarısından fazlası, kesinlikle ceza hukuku alanına ilişkindi. Bugüne kadar verdiğim kararların doğruluğuna dair olan inancımın getirdiği rahatlık ile mesleki olarak akademide ilerleme hayallerini kurmaya da o zamanlar başladım.
Ancak mezun olduğumda önümde bir dil engeli vardı. ALES ile ilgilenmeyi seviyordum, hali hazırda açılan tüm sınavlara girmeye devam da ediyorum ve bu husus bence izlediğim stratejinin en önemli noktasıydı. Çünkü söz konusu sınav, üniversite sınavlarının aksine yılda yalnızca bir defaya mahsus olmak üzere yapılmıyor. Sınava her girişimde daha yüksek bir puan aldım ve bu durum beni moral-motivasyon anlamında daha da doyurdu. Diğer taraftan, elimde kullanabileceğim bir dil puanının olmayışı yüksek lisans eğitimime başlamama engel teşkil etti. Ben de bu sebeple avukatlık stajıma başladım ve ruhsatımı aldım. Nicel bakımdan az ancak nitel bakımdan hatırı sayılır bir süre mesleğimi, kendim de dahil olmak üzere herkese rağmen avukat olarak icra etmeye başladım.
Devam eden süreçte yüksek lisans eğitimine başlamaya yeter ölçüde bir dil puanı elde ettim ve Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Tezli Yüksek Lisans programına kaydoldum. Ders dönemimde aldığım tüm dersler ceza hukukuyla ilgiliydi. Elimdeki dil puanı, yüksek lisans eğitimine başlamama yetmişti ancak araştırma görevliliği kadrolarına başvuru bakımından yetersizdi. Ben de mesleğimi icra etmeye devam ederken dil çalışmalarımı sürdürerek YDS, YÖKDİL gibi sınavlara girmeye devam ettim ve yirmi puan kadar fazla ile son başvurduğum ilandaki yeni işime başladım. Bugüne kadar başvurduğum tüm ilanlar ya idare hukuku ya da vergi hukuku bölümlerine ilişkindi. Bu hususun çelişkiden ziyade ilgimin çeşitliliğine işaret ettiğini düşünüyorum. İcra ettiğim süre boyunca avukatlıktan çok şey öğrendim. Bunlardan en önemlisi insan sayısı kadar iletişim çeşidinin olduğuydu. Bunu ömrümün sonuna kadar kullanabileceğim inanılmaz pratik bir kazanım olarak görüyorum. Öğrendiğim hususlardan bir diğeri ise insan hakları olarak tabir edilen “şey”in dahi matbu olarak, dostlar görsün, yapmış olalım zihniyetiyle hayata geçirilir “gibi” yapılmasıydı. Bu farkındalığımın ilerleyen süreçte gerçekleştirmeyi planladığım çalışmalara farklı bir boyut katacağını umuyorum. Şu an büyük bir tutku ve çabayla yüksek lisans tezimi yazıyorum. Kişinin sevdiği ve inandığını gerçekleştirmek için sakin kalması ve stratejik planlama yaparak ilerlemesi gerektiğini bu süreçte öğrendim. Asıl önemli olanın sonuç değil süreç olduğunu da unutmamanızı öneriyorum.”
“Keşke Yolun Başındayken Bilseydim” Dediklerim
Yukarıdaki paylaşımda ayrıntılı olarak aktarmaya çalıştığım süreçten süzülen en önemli başlıkları listeleyerek yazıma son vermek istiyorum.
Genç Hukukçuya e-postalar Projesi’nin bir okuyucusu da olarak hukuk eğitimimin ilk yıllarında bana kazandırdığı vizyon ile çeşitli kapıların açılmasını sağlayan sevgili Ayça hocama teşekkür ederek iki bölümden oluşan bu yazımı sonlandırmak isterim.
1 Yorum
bizimle paylaştığınız benim için çok değerli olan yazınız için size ve bizi buluşturmaya aracılık eden Ayça hanıma teşekkürlerimi iletiyorum. akademide ilerlemeyi düşünen hukuk fakültesi son sınıf öğrencisi olarak kafamdaki sorulara cevap bulmanın yanında şimdiden yapmam gereken noktaları da fark etmemi sağladığınız için çok teşekkür ederim. kariyerinizde başarılar diliyorum. umarım sizinki kadar başarılı bir kariyerim olur.