Kariyer planları yaparken birçok akademisyen ve avukatla görüşerek fikir edinmek oldukça önemli bir fırsattır. Her ne kadar bu fırsatı kişinin bizzat kendisi yaratması gerekse de herkes bunu başaramayabilir. Bu bakımdan Ayça Hoca’nın “Genç Hukukçuya E-Postalar” projesi gerek bu fırsata ulaşamayan öğrenciler gerekse farklı bir bakış açısından daha istifade etmek isteyenler için oldukça kıymetli.
Ben de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2020 yılında fakülte tarihinin en yüksek ortalamasıyla (4/4) birinci mezun olmuş biri olarak hukuk maceramı, staj tecrübemi ve avukatlık mesleği hakkındaki gözlemlerimi, “fakültede öğrenciyken bunu bilseydim iyi olurdu” denilebilecek noktaları vurgulayarak paylaşmaya çalışacağım. İlk olarak şunu belirterek başlayabilirim ki istisnalar haricinde maalesef kimse söylenmesini beklediğiniz şeyleri kendiliğinden söyleme eğiliminde olmayacak. Bu konuda istisnalardan biri olan Ayça Hocama teşekkür ediyor ve anlatacaklarımın sizler için faydalı olmasını diliyorum. Paylaşacağım kimi hususlar sizin de aklınızdan geçen, ancak emin olamadığınız şeyler olacak, kimi hususları ise “öğrendiğim iyi oldu” diyebileceğiniz şeyler olacak.
DERSLER NE KADAR ÖNEMLİ? NOTLAR NE KADAR ÖNEMLİ?
AVUKATLIK YAPACAKSAM NOTLAR BENİ NE KADAR İLGİLENDİRİYOR?
Süreci en baştan, fakülteye giriş anından, ele almak akıllardaki en büyük soruya ve en çok “dezenformasyon” içeren tartışmaya kapı aralıyor: Dersler ne kadar önemli? Notlar ne kadar önemli? Avukatlık yapacaksam notlar beni ne kadar ilgilendiriyor?
Fakülteye adım attığım andan itibaren üst dönemlerden, avukatlardan, hatta inanılmayacak ama bazı hocalardan not ortalamasının önemli olmadığına yönelik çeşitli söylemler duyuyordum. Bunun tam aksini şiddetle savunanlar da vardı ve mantığım notların önemli olduğunu savunanların yanındaydı.
TESPİT #1 : Hocalar veya avukatlar kendi tecrübeleri ve kendi mesleki perspektifleri ışığında önerilerde bulunur. Önerileri bu hususun farkında olarak mantık süzgecinden geçirmekte fayda var. Herkes kendi şartları çerçevesindeki gerçeklerden bahseder; ancak herkes için şartlar farklı olduğuna göre sonuçlar da değişebilecektir.
TESPİT # 2 : Hocalarınız ve meslekte belirli bir konuma ulaşmış avukatlar varken üst dönem arkadaşlarınızın önerilerini o kadar da önemsemeyin; unutmayın ki bu önerilerin çoğu kendi tecrübeleri değil, kulaktan kulağa yayılan efsaneler. Birçok arkadaşımın mezun olduktan sonra okul sırasında yaydığı “efsanelerin” tam tersinde konumlanabildiklerini gördüm.
SONUÇ #1 : Not ortalaması önemlidir ama önemi sayının niceliğinde değil niteliğindedir. Bilgi her şeyin önündedir. İyi bir not ortalaması ise bilgiye sahip olunduğuna ilişkin sağlam bir işarettir. Örneğin, okul birincisiyseniz, karşı taraf sizin belirli bir şeyi bilmediğinizi ispatlamaya çalışır; yani ispat yükü yer değiştirir! Bilginiz o kadar güçlü olsun ki aksini ispatlamalarına imkan tanımayın, ben tanımadım.
SONUÇ #2 : Bilginin yolu fotokopicilerde satılan ya da başka öğrenciler tarafından tutulmuş ders notlarından değil, kitaplardan geçer. Hedef tüm dersler olmalı, ama en azından borçlar hukuku, eşya hukuku gibi temel derslerde mutlaka kitaptan ilerlemeli.
MEZUN OLUNCA HANGİ ALANDA ÇALIŞACAKSIN?
Özellikle üçüncü sınıftan itibaren sıklıkla gündeme gelen başka bir mesele daha vardır. Ders aralarında, sigara molalarında toplanan herkes yeni tanıştığı birine dahi “hangi alanda çalışacağını” sorar. Ailesinde hukukçu olanlar için bu sorunun cevabı görece şekillenmiştir, ancak benim gibi aile içerisinde hukuk dünyasına ilk adım atan kişiyseniz sorunuzun cevabını kendiniz bulmak zorunda kalırsınız.
TESPİT #1 : İlk olarak kamu-özel hukuku arasındaki çizgiyi çekmek iyidir. Aslında daha sonra göreceksiniz ki esasen böyle net bir çizgi yok. Ticaret hukukuyla uğraşan bir avukatın bile yolu sıklıkla temel haklarla kesişmektedir. Ancak kamu-özel hukuku çizgisi yine de bir ölçüde kafa karışıklığını gideren bir tercih olabilir bu ilk aşamada.
TESPİT #2 : Hangi alanı seçerseniz seçin; borçlar hukuku genel hükümler ve eşya hukukunun temel prensipleri gibi hususları özümsemekte fayda var. Yapılan her işte bir şekilde karşınıza çıkacak konulardır bunlar. Eğer konunun borçlar hukukuyla ilgisini kuramadıysanız, gözden kaçırdığınız ve aslında farkında olmadan –şans eseri- doğru sonuca ulaştığınız zamanlar olabilir. Ancak işin ucunda doğru sonuca ulaşmak kadar yanlış sonuca ulaşma ihtimali de var.
TESPİT #3 : Hangi alanda çalışacaksın sorusunun asıl cevabı ise “yaz stajları”nda gizli. Ne yapmak istediğinize yönelik asıl fikir edinilebilecek yer yaz stajlarıdır. Yaz stajlarında özel bir çaba sarf etmedikçe –ki ben etmenizi öneririm- işlerin içine dahil edilmeyebilirsiniz. Ancak gözlem yapabildiğiniz ölçüde yapılan işlere şahit olur, işlerin nasıl yürüdüğünü görürsünüz. Bu sebeple olabildiğince farklı alanı merkeze alan stajlar yapmak faydalı olur. Bu bakımdan dikey ve yatay ayrım olarak adlandıracağım bir noktaya dikkat etmek ilerideki olası farklı sorularınıza cevap olacaktır. Fikri mülkiyet, devralmalar, enerji, deniz ticareti veya benzeri herhangi bir spesifik alanda çalışan ofisleri gözlemlemek kadar; az avukatlı butik ofisler ile 30 ve üzeri avukat çalıştıran ofisler arasındaki işleyiş farkını bilmek de kariyer planları için önemlidir. Eğer hevesiniz varsa buna in-house (kurum içi) avukatlık macerası da eklenebilir.
SONUÇ #1 : Sayısız yaz stajı da yapılsa mezun olana kadar gelgitlerin yaşanması normal. Piyasanın durumunu bilmek ve sonrasındaki aşamalara süreç içerisinde karar verebilecek durumda olmak gözlemlediğim kadarıyla yeterli oluyor diyebilirim.
SONUÇ #2 : Yukarıda belirttiğim gibi ne kadar yaz stajı yapılsa da tüm sorular cevap bulmuyor. Asıl düğüm, fakültede ve yaz stajlarında yapmış olduğunuz birikim üzerine yasal staja başlayınca çözülüyor. Son sene mezuniyet heyecanı başlar, sene sonuna yaklaşıldıkça alevlenerek devam eder. Yasal staj ve sonrasındaki mesleki planlarınızı sene başından somutlaştırabilmek elinizi rahatlatır; sene sonu mezuniyetten başka bir şeyi gözü görmeyen çok arkadaşım oldu.
MEZUNİYET SONRASI, ÜZERİNDE AYRINTILI OLARAK DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN VE
HATA YAPMA LÜKSÜNÜZÜN OLMADIĞI BİR SÜREÇ
Maalesef ister istemez mezuniyete biraz “at gözlüğüyle” bakılıyor, mezun olduktan sonrası, gerçekten öncesine kıyasla üzerinde daha çok düşünülmesi gereken ve hata yapma lüksünüzün olmadığı bir süreç.
TESPİT #1 : Gerek yaz gerekse yasal stajları olabildiğince erkenden ayarlamak önemlidir.
TESPİT #2 : Karar veremeseniz bile mutlaka bir yerden bir şekilde başlayın, geciktirmeyin.
AKADEMİSYEN Mİ OLSAM, HAKİM Mİ, YOKSA AVUKAT MI?
Okul sonrasına ilişkin yine ünlü bir soru “akademisyen mi olsam, avukat mı” sorusudur. Bu soruya hakim/savcılık seçeneğini ekleyenler de az değildir. Bunun da yine daha mezun olmadan şekillenmesi doğru. Ancak genelde bu mümkün olmuyor. Yine de seçenekleri ikiye indirmek mümkün. Gözlemlediğim kadarıyla hakim/savcılık yolunu tercih edenler tercihlerinden genellikle eminler. Emin değilseniz diğer seçenekleri değerlendirmek daha akılcı.
Aslına bakılırsa “tespit 1” hakim/savcılık açısından da geçerli.
TESPİT #1 : Emin değilseniz, avukatlık stajınızı başlatın. Stajı başlatmak bir kayıp değil; diğer seçenekleri değerlendirmenize engel teşkil etmez, süre kazandırır.
TESPİT #2 : Avukatlık için staj yaparak mesleği tanıma şansınız var ancak akademi için staj imkanı yok. Bu boşluğu ya hocalarınızla olan ilişkileriniz sayesinde ya da yüksek lisans yaparak doldurun. Yüksek lisans yaparken araştırma görevlilerinin çalışma hayatını da daha yakından gözlemleme imkanınız olabilir.
TESPİT #3 : Avukatlık stajı yaparken yüksek lisans yapmak gerçekten de kolay değildir. Bu yükü kaldırıp kaldıramayacağınızı gerçekçi olarak değerlendirin.
Elbette üzerine konuşulabilecek çok fazla şey var. Bu paylaşımda, fakülteye girişten fiilen mesleğe başlama evresine kadar hemen hepimizin karşılaştığı birkaç temel soruya ve bunlara ilişkin gözlem, tespit ve değerlendirmelerime yer vermeye çalıştım. Kalan sorular için ne yapmak gerekir?
DEĞİŞMEZ TAVSİYE: Olabildiğince çok hoca ve avukatla fikir teatisi yapın. Herkesin konuya kendi penceresinden yaklaştığını asla unutmayın. Tüm malzemeleri toplayın ve yemeği kendi mikserinizle yapın!
1 Yorum
Takip ettiğim bir blogda yakın arkadaşımı görmek beni çok sevindirdi. Tanıdığım en azimli, disiplinli ve iyi kalpli insanlardan biri. Dönem birincisi olmasını da hepimiz bekliyorduk. Tavsiyeleri çok kıymetli. Ayrıca bizlere yol gösterdiğiniz için size de çok teşekkür ederim Ayça Hocam. 🙂