30 Ağustos 2022 Salı
Kimden: SEREN SEGLIAS
Tarih : 30 Ağustos 2022
Kime : Genç Hukukçu
Konu : İSTANBUL’DAN ZÜRİH’E UZANAN BİR KARİYER YOLCULUĞU

KISACA KENDİMİ TANITARAK BAŞLAYAYIM

 

Yaklaşık dokuz yıl önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Mezuniyetimin ardından avukatlık stajımı tamamladım ve İstanbul’da birkaç hukuk bürosunda farklı alanlarda deneyim kazandım. University College London’daki yüksek lisans eğitimimin ardından Rekabet Hukuku’na yöneldim ve avukatlık mesleğini daha çok hukuk danışmanı olarak icra etmeye başladım. Şu anda Zürih’te yaşıyor ve bir Alman şirketinin İsviçre’deki bağlı şirketinde “Kurum İçi Avukat ve Uyum Müdürü” olarak çalışıyorum.

 

YOLUN BAŞINDAKİ HUKUKÇULARIN ORTAK SORUNU:
“VAROLUŞSAL” MESLEKİ KAYGILAR

 

Meslek hayatımın başlarında, özellikle de yurtdışındaki LL.M. sürecinde, lisede aldığım temel eğitimi ve lisans düzeyinden itibaren aldığım mesleki eğitimi sık sık sorguladığım oldu. Bu -neredeyse “varoluşsal”- kaygıların sadece bana özgü olmadığını, tüm meslektaşlarımın zaman zaman bu süreçten geçtiğini düşünüyorum. Sonuç olarak gitgide artan hukuk fakülteleri ve mezun sayıları temel bir sorun ve bu mezunları bekleyen iş başvuru sürecinin de oldukça ağır bir süreç olduğu tecrübeyle sabit. Her hukukçunun bu süreci kendine özgü bir şekilde geçireceğine ve kendi yolunu bulacağına inanıyorum. Ben de yaşadığım süreci ve zorlukları, karşılaştığım engelleri nasıl aştığımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

“İYİ Kİ YAPMIŞIM!” DEDİKLERİM

 

Okul döneminde iyi ki yapmışım dediğim şeyler ancak yıllar sonra kendini gösterdi. Yabancı dil yeterliliği ile hukuk dilini kavrama ve bu dili ikinci bir yabancı dil gibi kullanabilme becerisinin bu listenin en başında geldiğini söyleyebilirim. Hukukun kendine özgü bir dili olduğu gerçeğini ve bu dile hakimiyetin yıllar alacağını hukuk eğitimimin daha başlangıcında fark edebilmek büyük bir kazanç oldu benim için. Lisans eğitimim süresince sadece sınavlara hazırlanmakla kalmadım, ilgi alanıma giren konularla ilgili bulabildiğim her türlü yerli ve yabancı kaynağı incelemeye, erişebildiğim makaleleri okumaya çalıştım. Bu aşamada sadece Türk hukuku değil, karşılaştırmalı hukukla ilgili birçok yayını da takip ettiğimi ekleyeyim. Bu çalışma tarzı hukuk dilini yabancı bir dil gibi yorumlayabilmemi ve bu dili geliştirmemi sağladı. Sınavlara hazırlanmakla sınırlı kalınmaması, müfredat dışındaki alanlarda da okumalar yapılarak kendini geliştirme sürecine süreklilik kazandırılması gerektiğine inanıyorum. Türk hukuku için önemli olan ya da Türk hukuku ile kıyaslanabilir nitelikteki -diğer ülkelerin- yüksek mahkeme kararlarını takip etmek sadece yabancı dili geliştirmek için değil, hukuk dilini ve hukuk mantığını kavramak ve geliştirmek için de çok önemli.

 

HUKUKÇUNUN GELİŞİMİ HİÇ BİTMEYEN BİR SÜREÇ

 

Okumak, araştırmak, sorgulamak ve farklı fikirleri sentezlemek, kendini geliştirmek bir hukukçu için hiç bitmeyen bir süreç. Bir konuyu birçok farklı dilde okuyarak yorumlayabilme becerisi de global mesleki vizyon için son derece önemli. Bir başka ifadeyle, mesleği hangi ülkede icra ediyor olursanız olun, günümüzde bir konuyu birden fazla dilde ifade edebilme gereği ile karşılaşmanız neredeyse kaçınılmaz. Kurum içi avukat olarak günlük işlerimden örnek vermem gerekirse, bazen aynı konuda birçok farklı ülkeden insanla iletişim kurmam gerekebiliyor. Bu bağlamda benzer konuları bazen Almanca bazen de İngilizce anlatmak veya yorumlamak gerekebiliyor. Bu konuda üniversite yıllarımdan beri kendime yatırım yapmış olduğumdan, bu işleyiş bana oldukça doğal geliyor.

 

YABANCI BİR ÜLKEDE O ÜLKEDE GEÇERLİ MESLEKİ RUHSATLA ÇALIŞMAK

 

Önemli bir ayırımı vurgulayarak devam edelim. Yerel veya uluslararası hukuk bürolarında farklı dillerde hukuk danışmanı olarak çalışmak ile yabancı bir ülkede o ülkede geçerli bir ruhsatla avukat olarak çalışmak arasında büyük fark var. Benim örneğimden hareket edersek: İsviçre eğitim sistemine göre avukat olmak ancak yerel bir lisans ve yüksek lisans derecesi ile federal yerleşim yerinde staj deneyiminin ardından federal baro sınavında geçer not almakla mümkün olabiliyor. Bu ayırımın farkına varıp profesyonel anlamda yoluma devam edebilmek için İsviçre’de yerel bir mesleki eğitim sürecinden geçmem gerektiğini anlamak beni gerçekten etkiledi. İlk lisans eğitimimi tamamladıktan beş, yüksek lisansımdan ise iki yıl sonra, avukat olarak da dördüncü yılımdayken kendimi ikinci bir lisans eğitimi için bu sefer farklı koşullarda ve farklı bir amfide buldum. Hayatlarında ilk kez hukuki kavramları duyan benden farklı bir nesilden öğrencilerle “Kara Avrupası Hukuku’na Giriş” dersine katılmanın psikolojik olarak nasıl etkiler yarattığını tahmin edebileceğinizi düşünüyorum. İsviçre’deki eğitimim sadece hukuk değil aynı zamanda ekonomi üzerine de olduğu için, bu monotonluk neyse ki yeni lisans eğitimimin üç yılına damgasını vurmadı. Bu bakımdan benzer yollardan geçme kararı alanlara tavsiyem, aynı konuları farklı ülkelerde farklı mecralarda tekrar etmek zorunda kalırlarsa bunu avantaja çevirebilecekleri şekilde planlama yapmaları yönünde. Bunun için de hem kendi birikiminizi, özelliklerinizi hem de çalışma alanı ve konularınızı derinlemesine analiz etmelisiniz. Bir konuya farklı perspektiflerden bakıldığı zaman konunun tekdüzeliği ortadan kalkıyor. Ayrıca unutmamak gerekir ki, profesyonel hayatta da birçok durumda aynı konuyu farklı açılardan ele almak gerekebiliyor. Bu nedenle ayrıntıları farklı açılardan yorumlama becerisinin her zaman gerekli ve önemli olduğunun altını çizmek isterim.

 

LİSANS EĞİTİMİNİZİ İYİ PLANLAYIN ve BU SÜRECİ İYİ DEĞERLENDİRİN

 

Ayrıca yabancı bir ülkede o ülkenin gerektirdiği şartları sağlayarak çalışmak eğitimini en baştan beri o ülkede tamamlamış yerel avukatlarla rekabet halinde olmanızı gerektiriyor. Lisans yıllarında İstanbul Hukuk çatısı altında edindiğim hukuk temelinin, sorunları çok yönlü yorumlama ve çözüm bulma alışkanlığı ile kendi çabamla geliştirdiğim hukuk dilini başka diller çerçevesinde de kullanabilme becerisinin beni bu rekabette geride bırakmadığını gururla söyleyebilirim. Bu bakımdan lisans döneminizi çok iyi planlayın ve değerlendirin.

 

MESLEKİ FIRSATLARI DEĞERLENDİREBİLMENİN YOLU UZMANLAŞMAKTAN ve
ÇOK YÖNLÜ BİR HUKUKÇU OLARAK DONANMIŞ OLMAKTAN GEÇİYOR

 

Avukat olarak çalışmaya başladıktan yıllar sonra tekrar sıfırdan başlamak ilk başta kulağa çılgınca gelebilir. Ancak yeni şeyler denemekten, değişiklikten ve kendinizi farklı alanlarda geliştirmekten korkmamanızı tavsiye ediyorum. Zira “çok yönlü” bir hukukçu olabilmek ancak bu şekilde sağlanabiliyor. Günümüzde uzmanlaşmanın önemli olduğu kadar mesleki anlamda “çok yönlü” olabilmenin de değeri tartışılmaz. Karşılaştığınız sorunlara günümüz ihtiyaçlarına uygun çözümler üretebilmek için kendinizi bu bakışla geliştirmeniz yolunuzu açacak, farklı mesleki fırsatları değerlendirebilmeniz için alt yapınızı daha da sağlamlaştıracaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.