14 Kasım 2023 Salı
Kimden: MİNE AKARSU
Tarih : 14 Kasım 2023
Kime : Genç Hukukçu
Konu : FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUKUNDA UZMANLAŞMAK: Başlangıç Rehberi

 

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin ilk yılından itibaren gerek öğrencilere yaklaşımı gerek dersi anlatma biçimi sebebiyle adeta hayranı olduğum Ayça Hoca’mdan bu değerli projeye katkı sunmam için teklif aldığımda önce çok gururlandım, ardından da gurur yerini heyecana (yer yer kaygıya) bıraktı. Her yeni projeye başladığımda, yeni bir işe adım attığımda, yeni bir mesleki komiteye katıldığımda, tez yazmaya çalıştığımda, topluluk önünde konuşmaya başladığımda, İngilizce olarak bir hukuki meseleyi aktarmaya çalıştığımda, bir müvekkil adayına genç bir kadından daha fazlası olduğumu mesleki bilgimle kanıtlamaya çalıştığımda… Ve daha nicesinde benzer heyecan ve kaygıyı yaşamıştım ve yaşamaya devam ediyordum. Belki de öğrenim ve iş hayatı boyunca peşimi bırakmayan bu heyecandı beni ayakta tutan!

Genç hukukçuların mesleki heyecanlarının hiç bitmemesi dileğiyle bu yazıyı, mesleğin başlarında (ve hatta devamında) özellikle genç bir kadın olmaktan kaynaklı ikincil zorluklara ve eşitsiz muamelelere maruz kalan ve belki de kalmaya devam edecek olan, bu coğrafyanın genç kadın hukukçularına ithaf ediyorum.

 

Bir daha dünyaya gelirsem tekrar hukuk okur muydum?

Bu sorunun zaman ve mekâna göre bende farklı cevapları olsa da bir daha dünyaya gelirsem salt marka vekili ya da patent vekili olarak ya da hukuk mezunu bir marka vekili olarak yine fikri ve sınai haklar hukuku alanında çalışmak isterdim, bu kesin!

 

NEDEN FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUKU?

Meslek hayatım boyunca “markamın patentini almak istiyorum” gibi içerisinde fahiş hatalar barındıran cümleler ile tekrar ve tekrar karşılaşmak pahasına yine bu alanı seçerdim! Zira insan zihninin ürünlerini ve yaratıcılığını, sanatı ve gerçek hak sahibini korumanın hazzı benim için paha biçilemez.

Bu hazzı gerçekten deneyimlemek istiyorsanız ilk tavsiyem, temel kavram bilgisini edinmenin akabinde bu alanda çalışan bir hukuk bürosunda öğrenci ya da stajyer olarak gözlem yapma, belki de çalışma fırsatı yakalamaya çalışmanızdır. Bir sonraki adım olarak mesleki altyapınızı akademik anlamda da zenginleştirmek istiyorsanız, özellikle sahada bir miktar çalışma tecrübesi kazandıktan ve ne yapmak istediğinizi belirledikten sonra mesleki ilgi ve isteğinize göre yüksek lisans programları seçmeniz benim naçizane ikinci tavsiyem olacaktır. Örneğin ben, mezun olur olmaz yüksek lisansa başlamış olsaydım, belki de iş hukuku gibi teorisini sevdiğim ancak pratiğinde hiç keyif almadığım bir alanda tez yazacak, belki de çok sevdiğim Fikri ve Sınai Haklar Hukuku alanı ile hiç tanışma fırsatı bulamayacaktım.

 

FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUKUNUN ÇERÇEVESİ

Fikri ve Sınai Haklar Hukuku (Intellectual Property Law – “IP”), markaların tescili, buluşların patentlenmesi ya da faydalı model ile korunması, tasarımların tescili, entegre topografyalarının tescili, bitki ıslahçı haklarının korunması ve eser niteliğini haiz meydana getirilen yaratıların korunması gibi aslında birbiriyle bağlantılı gözükebilen ancak bu alanda çalışanlar için bir o kadar da farklı olan alt branşları çerçevesinde barındırır.

 

Türkçe olarak “Fikri ve Sınai Haklar” olarak iki temel başlığa atıfla kullanılan terim İngilizce dilinde “Intellectual Property (IP)” şeklinde ifade edilmektedir. Kelime anlamı itibariyle “Fikri Haklar” olarak tercüme edilebilecek bu kelime aslen Sınai Haklar başlığını da kapsamaktadır. “IP” kavramının kapsamını özetlemek amacıyla Dünya Fikri Mülkiyet Organizasyonu’nun (World Intellectual Property Organization “WIPO”) tanımına atıf yapmak isterim.  “Fikri Mülkiyet (IP), buluşlar gibi zihnin yaratımlarını, edebi ve sanatsal eserleri, tasarımları ve ticarette kullanılan sembolleri, isimleri ve görselleri ifade eder.https://www.wipo.int/about-ip/en/ (Erişim Tarihi: 07.11.2023) Fikri mülkiyetin konusuna göre de hukuki korunma biçimi de değişebilir. Fikri Mülkiyete giriş ve temel kavramlar konusunda biraz daha detaylı bilgi edinmek isteyenler yukarıda belirtilen linkten de indirilebilen WIPO kitapçığına göz atabilirler. https://www.wipo.int/edocs/pubdocs/en/wipo_pub_450_2020.pdf  (Erişim Tarihi: 07.11.2023)

 

Bu genel çerçeve içinde benim paylaşımlarım ise marka ve tasarım tescil başvurusunda bulunabilen ve akabinde Türk Patent ve Marka Kurumu nezdindeki (TÜRKPATENT) tüm idari süreçleri müvekkili adına takip edebilen marka vekilliği sıfatım ile gerek idari süreçlerden dava aşamasına geçen uyuşmazlıklarda, gerekse fikri ve sınai haklar alanının diğer davalarında müvekkili temsil edebilen avukatlık sıfatım üzerinden olacak. Bu vesile ile marka vekilliğinin avukatlık sıfatından farklı olduğunu; patent vekilliğinin ise bambaşka meziyetlere sahip olmayı gerektirdiğini belirtmek isterim.

 

MARKA VEKİLLİĞİ & PATENT VEKİLLİĞİ SIFATLARI

Marka vekili, TÜRKPATENT nezdinde marka veya tasarım başvurusunun dosyalanmasından başlayarak; yayıma itiraz, karara itiraz, devir, sınırlanma, tescil ücretinin ödenmesi vb. gibi işlemleri Markalar ve Tasarımlar Dairesi ile Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi nezdinde müvekkili adına yürütmeye yetkilidir. Öyle ki, 10 Ocak 2024’te yürürlüğe girmesi beklenen düzenlemeye göre markalar için tescilden sonraki iptal süreçleri de idari işlem olarak TÜRKPATENT nezdinde yürütüleceğinden marka vekilinin yetkisindeki işlemler artacaktır. (Mevcut düzenlemeye göre markaların iptali konusunda mahkemeler görevli olduğundan iptal süreçleri avukatların temsil yetkisine dahil işlemlerdir.)

Patent vekili ise, benzer süreçleri buluşun patent ile korunması yolculuğunda yine TÜRKPATENT nezdinde yürümektedir. Her iki sürecin mahkemeye taşınması ya da Fikri ve Sınai Mülkiyet hakkı sahibinin tecavüz ile karşılaşması, ya da tescilli bir hakkın hükümsüzlüğünün istenmesi durumunda mahkemeler önünde avukatlar temsil yetkisine sahip olmaktadır.

 

MARKA VEKİLLİĞİ & PATENT VEKİLLİĞİ SINAVLARI

Marka vekilliği ve patent vekilliği sınavlarının ayrı ayrı, TÜRKPATENT tarafından yapıldığını ve sınavların iki senede bir düzenlendiğini not etmek isterim. Bu sınava girebilmek için en az dört yıllık lisans eğitimi veren yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarının birinden mezun olmak yeterlidir. Dolayısıyla, henüz stajını tamamlamamış meslektaş adaylarının da sınavlara girebilmesi ve başarılı olması halinde marka vekilliği ya da patent vekilliği sıfatını kazanması mümkündür.

Bu noktada, alanda çalışan bir marka vekili ve avukat olarak belirtmeliyim ki; hukukçular da patent vekili sıfatını kazanmaları durumunda patent başvurularının yapılması aşamalarında müvekkillerini temsil edebilirler.  Ne var ki, patent başvurusu yapılırken özellikle tarifname veya istem yazılması aşamasında buluşun nev’ine göre değişebilecek teknik bir uzmandan destek alınması elzemdir. Ülkemizde, teknik bir yeterlilik aranmaksızın patent vekilliği sıfatı sınavda başarılı olan herkese verilmekteyse de, pek çok başka ülkede, patent vekilleri, fizik, kimya, mekanik gibi bir lisans alanından mezun olup akabinde staj ve/ya sınav yeterliliklerini tamamlayarak patent vekili olarak çalışmaya başlamaktadırlar.

Öte yandan marka vekilliği böyle bir teknik alt yapı gerektirmemekte, TÜRKPATENT nezdindeki marka tescil süreci özellikle hukuki normlarla şekillenmektedir. Bu bakımdan biz hukukçular için marka vekilliği, patent vekilliğinden daha isabetli bir seçenek olabilir. Yukarıda da belirtildiği gibi TÜRKPATENT ve mahkemeler önündeki süreçler birbirlerinin devamı olabileceğinden, bu alanda çalışacak avukatın aynı zamanda marka vekili olması konuya bütüncül bir perspektiften yaklaşım getirilmesi adına oldukça faydalı olmaktadır. Bu bakımdan Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku ve özellikle marka hukuku alanında çalışmak isteyen meslektaşlarıma tavsiyem marka vekilliği sınavına hazırlanmaları olacaktır.

 

İNGİLİZCE YETERLİLİĞİNİN ÖNEMİ

Dört yıllık lisans eğitimi boyunca ülke hukukunu öğrenen ve mesleki hayatında da aslen bunu uygulayacak olan hukukçulara İngilizcenin uygulamada ne derece önemli olduğunu anlatmanın kolay olmadığının farkındayım. Yabancı dil yeterliliğinin önemini ben de aslında “kazara” girdiğim Fikri ve Sınai Haklar alanının uygulamasıyla karşılaşınca anladım diyebilirim.

Gerçekten de Türk marka hukukunu Türkçe olarak uyguluyorduk ancak Türkiye dışındaki müvekkillerimize Türk hukukunu İngilizce anlatmaya çalışmak yaz tatilinde turistlere yer tarif etmekten çok daha fazlasını gerektiriyordu. Üniversite yıllarında bu alana gireceğimi öngörebilmiş olsaydım, İngilizce yeterliliğimi mesleki alanda geliştirebilecek fırsatların peşinden daha fazla gitmeye çalışırdım. Bu bakımından mesleki İngilizce dersleri, Moot Court çalışmaları gibi gerek üniversite bünyesindeki imkânları gerekse çeşitli mesleki organizasyonların imkânlarını sonuna kadar takip etmek ve kullanmak gerektiğini düşünüyorum. Moot Court (Farazi Dava) konusuyla yakından ilgilenenlerin 8 Şubat 2022 tarihli Genç Hukukçuyu Uygulamaya Hazırlayan Eşsiz Bir Yöntem: Moot Court başlıklı paylaşımı okumalarını tavsiye ederim.

 

ULUSLARARASI MESLEKİ ORGANİZASYONLARI TAKİP ETMENİN ÖNEMİ ve GETİRİLERİ

Fikri ve Sınai Haklar Hukuku, pek çok diğer hukuk branşına göre uluslararası etkileşimin çok yüksek olduğu bir alan. Bunu çalışmaya başlayınca yakından gördüm. Bu bakımdan dikkatinizi, keşke öğrenciyken tanışmış olsaydım dediğim uluslararası mesleki örgütlerin başlıcalarına çekmek ve biraz bunlardan bahsetmek istiyorum.

Aşağıda sıralayacağım mesleki örgütlerin neredeyse tamamı, hem akademik bir program yürüten ve komiteleri aracılığıyla güncel Fikri ve Sınai Haklar Hukuku sorunlarını tartışan hem de hukuku ülkeler arası harmonize etmeye çalışan  ve bu amaçla da çoğu zaman ülkelerin Marka ve Patent Ofisleri ve/veya bölgesel ofisler (European Union Intellectual Property Office “EUIPO” gibi) ile World Intellectual Property Organization “WIPO” gibi organizasyonlarla iletişimde/etkileşimde bulunan kuruluşlardır. Bu kuruluşların akademik amaçlarının yanı sıra, alanda çalışan avukatları, marka ve patent vekillerini ve hak sahiplerini bir araya getirmek gibi ağ oluşturma amaçları da bulunmaktadır. Ayrıca pek çok mesleki örgütün gerek üyelik gerekse konferanslara katılım bakımlarından özellikle öğrencilere ciddi indirimler sağladığını da belirtmeliyim.

Bu genel tespitlerden sonra bu mesleki örgütlere biraz daha yakından bakalım:

 

  • International Trademark Association. (INTA):

Özellikle marka hukuku alanında çalışan profesyonellerin ve marka sahiplerinin bir araya geldiği bu organizasyon, pek çok farklı komite ile çalışmaktadır. Kâr amacı gütmeyen bu kuruluşa 181 ülkeden 33,500 meslek profesyoneli üyedir. Detaylı bilgi (https://www.inta.org/about/) adresinden alınabilir.

  • International Association for the Protection of Intellectual Property (AIPPI):

Fikri ve sınai mülkiyetin korunmasına yönelik yasaların geliştirilmesi ve iyileştirilmesine adanmış olan ve kâr amacı gütmeyen bu kuruluş, Fikri ve Sınai Haklar Hukukunun her alanında çalışmaktadır ve 110’dan fazla ülkeden 8000’den fazla üyesi bulunmaktadır. Detaylı bilgi (https://www.aippi.org/about-aippi/) adresinden alınabilir.  Bu organizasyonun Türkiye’deki ülkesel grubu (https://www.aippiturkiye.org/)da oldukça aktif şekilde çalışmaktadır.

  • European Communities Trademark Association (ECTA):

Avrupa ülkelerindeki Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukukunu marka, tasarım ve telif hukuku ağırlıklı olarak takip eden ve uyumlaştırılması için çalışan bu kuruluşun Avrupa Birliği üyesi olan ya da olmayan ülkelerden 1500’den fazla üyesi bulunmaktadır.

 

Bu saydıklarım dışında küçük ya da büyük pek çok mesleki organizasyon mevcut olduğunu da hatırlatayım.

Yukarıda sayılan kuruluşların üyeleri, yıllık konferanslar ve komite toplantılarıyla bir araya gelerek yukarıda da ifade ettiğim gibi hem meslek profesyonellerinin ağ kurma çalışmalarını desteklemekte hem de Fikri ve Sınai Haklar Hukuku ile ilgili güncel, akademik tartışmalar yürütüp bir anlamda ülkeler arası harmonizasyon için çalışmaktadırlar. Öğrenciyken bu kuruluşların en azından biriyle tanışmış ve kaynaklarından yararlanabilmiş olsaydım, özellikle mesleğimin başlangıcında hem alana dair teknik bilgim hem de İngilizce yeterliliğim daha fazla olabilirdi diye düşünüyorum. Bu sebeple ilgi alanınıza göre ilgili ulusal ve uluslararası mesleki organizasyonlarla geç kalmadan tanışmanızı ve sundukları kaynaklardan yararlanmaya başlamanızı tavsiye ederim.

Yazımın bu son aşamasına kadar gelen sabırlı ve azimli genç meslektaşlarım, çalıştığım alana dair değerlendirmelerimi paylaşmanın yanı sıra; aslında en başat tavsiyem keyif alabileceğiniz alanı bulmak üzere çalışmanız ve planlama yapmanızdır. O alanın “IP” olduğuna karar verirseniz, aklınıza takılanlar için her zaman bana ulaşabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.