Türkiye’deki hukuk fakültelerinde uygulanan eğitim-öğretim metotları, hukuk öğrencilerinin öğrenme tarzları/tercihleri ve akademik başarılarının nasıl bir korelasyon içinde olduğuna ilişkin sayısal veriye dayalı bir araştırmaya rastlamadım.
Ancak, hem oldukça kalabalık hem de görece küçük sınıflarda hukuk öğrencileriyle olan etkileşimime dair değerlendirmelerim ile hem öğrenci hem öğretim üyesi olarak kişisel tecrübe ve gözlemlerim çerçevesinde hukukçu adaylarının öğrenme tarzına ilişkin şunları söyleyebilirim:
1) Her birey ve bu bağlamda her hukuk öğrencisi farklı öğrenme tarzlarını tercih edebiliyor, farklı tarzlara alışkın olabiliyor. Bu tercihler/alışkanlıklar, kişinin beceri, birikim ve özelliklerinin yanı sıra, önceki eğitim-öğretim deneyimleri gibi maruz kalınan koşulların etkisiyle de şekilleniyor.
2) Örneğin ben önceleri katılımcı olmayan ve bağımlı bir öğrenme tarzını tercih ediyordum, zira buna alışkındım. Özellikle hukuk lisans eğitimime başladığım dönemde, katılım beklenmeyen, tüm kontrolün hocada olduğu ve ders anlatımı tarzındaki klasik yöntemle yürütülen derslerin, benim o dönemdeki öğrenme tercihime uyumlu olduğunu söyleyebilirim. Ders anlatımı ve hocanın/kürsünün önerdiği kitap benim için temel (genelde de tek) kaynaklardı. Bir diğer deyişle tercih ettiğim öğrenme tarzıyla kendimi sınırlamıştım.
3) Hukukçu gibi düşünmenin yöntem ve gereklerini kavramam, ”hukukçu gibi öğrenme”nin önemini içselleştirmemle bağlantılı ve doğru orantılı olarak gerçekleşti. Zaman içinde farklı akademik ortamlarda bulunup, farklı öğretme yöntemleriyle de karşılaştıkça ve alanımdaki bilgim ile hazırlığım arttıkça, daha bağımsız, daha katılımcı, akranlarımla iş birliğine daha açık ve sorgulayan bir öğrenme tarzından çok daha büyük fayda sağlayabildiğimi gördüm. (Sistemli öğrenmenin mesleki anlamda da yaşam boyu sürdüğünü – sürmesi gerektiğini gözden kaçırmayın!)
4) Takip edilen/uygulanan eğitim-öğretim metodu ile öğrenci tarafından tercih edilen öğrenme metodunun uyumu, öğrencinin akademik başarısını etkileyen faktörlerden bir tanesi.
Onlarca öğrenciden oluşan bir sınıfta öğretim üyesi, hukukçu adaylarının öğrenmelerine yardım etmek, onlara yol göstermek, farklı kaynaklar sağlamak ve bireysel düzeyde rehberlik etmek imkanına sahip olabiliyor. Ayrıca, karşısındaki öğrencilerin öğrenme tercihleri ile alışkanlıklarını değerlendirerek, öğretme metotlarını, paylaşacağı kaynakları, öğrencilerin katılım usullerini uygun şekilde yeniden düzenleyebilmek de mümkün hale geliyor. Bunu İngilizce olarak yürüttüğüm seçimlik derslerde bizzat deneyimledim, etkilerini gözlemledim. Ancak bu ihtimalin istisna teşkil ettiğini söylemeliyim.
Kural ise, öğretim üyesinin yüzlerce öğrenci karşısında olduğu sınıflarda ders vermesi. Bu durumlarda hocanın rolü ister istemez değişiyor, büyük oranda bir içeriği/bilgiyi klasik usulde aktarma işine dönüşüyor. Aslında bu yaklaşımda, öğrencilerin bağımsız öğrenme kapasitesi ile becerilerine halihazırda sahip oldukları varsayımıyla hareket ediliyor. Demek ki, kural teşkil eden bu ikinci uygulama ile karşı karşıya kalan bir hukuk öğrencisinin bağımsız öğrenme tarzını içselleştirebilmiş olması gelişimi bakımından daha da önemli!
5) Netice itibariyle bir kısım (!) hukuk öğrencisinin öğrenme tarzlarının hukuk eğitim-öğretiminin sundukları ve bekledikleri ile örtüşmüyor olması akademik başarılarını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Aynı uyumsuzluk, etkilerini profesyonel hayatta da devam ettirerek mesleki anlamda (farkında olunan ya da olunmayan!) başarısızlığı da beraberinde getirebiliyor.
6) Bağımsız öğrenme ile kendi alanının/mesleğin gerektirdiği öğrenme ihtiyaçlarının farkındalığıyla, kendi öğrenme sürecini yönetebilmeyi kastediyorum.
Geniş bir yelpazedeki, farklı bakış açılarını yansıtan (ulaşılabilir) tüm kaynaklardan (mevzuat, karar, eser, kişi vs.) yararlanarak, geniş ve insicamlı (tutarlı) bir bilgi birikimi oluşturabilmek ana hedef. Hukukçuluğun gereği olarak aynı zamanda bu birikimi ve bağlantılı düşünceleri açık ve insicamlı şekilde açıklayabilecek yazılı ve sözlü iletişim becerilerini geliştirebilmek de aynı önemde.
O halde hukukçu olarak öğrenme sürecinizi her iki gelişimi de sağlamak üzere planlamanız esas olmalı.
7) Bağımsız öğrenme tarzında genel çerçevede bilgiye erişiminiz için uygun ortam sağlanıyor. Öğrenme yol haritanızı çizmenin ve başarılı olabilmeniz için gerekli kaynaklardan geniş yelpazede yararlanabilmenin tüm sorumluluğu ise tamamen size ait olarak kalıyor.
Bağımlı öğrenmeye alışık olanlar bakımından hukuk gibi bir alanda bu sorumluluğu omuzlamanın kolay olmadığını biliyorum. Zira öğrenci çoğu zaman kendisine sağlanan bilgi ve malzemeden daha fazlasına, daha kapsamlı desteğe, takip ve uyarılmaya ihtiyaç duyuyor. Genel nitelikli yönergeler yeterli gelmiyor. Ancak diğer taraftan, kural teşkil eden eğitim-öğretim yöntemi ihtiyaç duyulan spesifik yönlendirmelere imkan bırakmıyor.
8) Bu noktada bir hususu özellikle vurgulamak isterim. Bağımsız öğrenme ile kastedilen, öğrenme sürecinin tamamen izole şekilde, öğrencinin kafasına göre yürütülmesi değil! Bilakis, bağımsız öğrenmenin en can alıcı noktası, öğrencinin öğrenme sürecini destekleyebilmek adına hangi konuda, hangi bakımdan, ne zaman, kimden yardım alması gerektiğini isabetle belirleyebilmesi.
Yani spesifik destek ve yönlendirmeler size otomatik olarak sunulmasa da, sizin alt yapınızı hazırlayıp gereken zamanda ve gereken ölçüdeki destek ve yönlendirmeyi DOĞRU KAYNAKTAN/KİŞİDEN talep etmeniz gerekiyor.
SÖZÜN ÖZÜ: “HUKUKÇU GİBİ ÖĞRENME”Yİ KENDİ ÇABANIZLA ÖĞRENMEK ve BİREYSEL “ÖĞRENME HARİTANIZI” ÇİZİP TAKİP EDEBİLMEK İÇİN EKSTRA ÇABA HARCAMALISINIZ!
Tercih ettiğiniz/alışkın olduğunuz ve hukuk fakültesi öğrencisi olarak takip ettiğiniz öğrenme tarzını nasıl analiz edeceksiniz? İşe, kendinize şu soruları sorarak başlayın:
Öğrenme alışkanlıklarınızı revize etme yolunda yapacaklarınızı elbette kendiniz belirleyeceksiniz. Ben sadece faydalı birkaç ipucunu genelden özele doğru sıralayayım:
Tercih ettiğiniz/alışkın olduğunuz öğrenme yöntemini ve hukukçuluğun gerektirdiği öğrenmeyi en üst düzeye çıkarma yollarını beraberce analiz ederek, kendi hukuki öğrenme sürecinizin sorumluluğunu alabilecek olgunluğa en kısa sürede gelebilmenizi dilerim.
Kendinize koyduğunuz öğrenme sınırlarını ancak bu şekilde aşabilirsiniz!