Temel hukuk eğitimi sırasında araştırma ve özellikle de hukuki yazma yöntemlerine ilişkin sistemli destek al(a)mamış tüm meslektaşlar gibi deneye yanıla bir tarz geliştirmeye çalışırken, yüksek lisans (LL.M.) sırasında karşılaştığım kaynaklar iyi yazma teknikleri ve uygulamalarına ilişkin farkındalığımı arttırdı.
Zaman içinde, hukuki yazmaya ilişkin sistemli teknik rehberliğin bile hukukçuyu ancak belirli bir noktaya, “vasat”tan “iyi”ye taşıyabildiğini, ancak “iyi”den “mükemmel”e doğru ikinci bir aşamanın daha olduğunu gördüm.
İKİ ÖNEMLİ SORU
Özellikle farklı hukuk sistemlerinde ve kültürlerinde, farklı kaynaklar ve yönlendirmelerle yetişmiş hukukçuların iş birliğini gerektiren uluslararası ticari dava ve tahkimlerde deneyimlediğim dilekçe hazırlama/yazma süreçleri, bana aşağıdaki iki önemli soruyu karşılaştırmalı bir perspektiften değerlendirme şansı verdi:
DİLEKÇE HAZIRLANMASI/YAZILMASI UZUN ve ZORLU BİR SÜREÇ
Dilekçelerinizde müvekkilinizin hikayesini anlatıyor, neden haklı olduğunu ortaya koymaya çalışıyorsunuz. Hukuki yazma teknikleri ile stratejilerinin bu süreçlerde yerinde ve doğru tarzda uygulanması, en az uyuşmazlığa konu olaydaki tüm olguların tespiti ve ilgili tüm hukuki sorunların isabetli şekilde nitelendirilmesi ile delillerin sunulması kadar önem arz ediyor. Bu iyi uygulamalar sadece dilekçelerin kalitesini yükseltmekle kalmıyor, hitap ettikleri hukukçu okuyucular (hâkim/hakem ve karşı taraf vekilleri) tarafından okunabilmelerini de kolaylaştırıyor ve karar süreçlerini etkiliyor.
“VASAT” İLE “İYİ” FARKINI BELİRLEYEBİLMEK ZOR DEĞİL
Hangi dilde kaleme alınmış olursa olsun, “vasat” bir dilekçe ile “iyi” bir dilekçe arasındaki farkı net şekilde belirleyebilmek zor değil. İsabetli hukuki nitelemelerin sorun-kural-uygulama-sonuç yöntemi uygulanarak sistemli şekilde yansıtıldığı, yazım kuralları gözetilerek hataları en aza indirilmiş ve yazma sürecindeki üç aşamada hazırlık-yazma-revizyon süzgeçlerinden geçirilmiş bir metnin prensip itibariyle “iyi” nitelemesini hak ettiğini söyleyebiliriz.
Teknik taktik anlamında neleri yapmanız ve neleri yapmamanız gerektiğini öğrenerek hukuki yazma becerilerinizi geliştirebileceğinizin altını her fırsatta çiziyorum. Üstelik teknik ve stratejik tavsiyelere ulaşmak pek de zor değil. Bu bağlamdaki somut yönlendirme ve önerileri gözden geçirmek isteyenler 17 Mayıs 2022 tarihli “Hukuki Yazar Olarak Gelişme Planınızı Yaz Döneminde Hayata Geçirin” başlıklı paylaşımdan ve orada atıf yapılan önceki yazılardan; 29 Kasım 2022 tarihli “Hukuki Yazmanın Geliştirilmesinde Son Derece Yararlı Bir Araç: Retorik Üçgen” ve 25 Ocak 2023 tarihli “Hukuk Sınavlarında Nasıl Yazmalıyım? Yazma Becerilerini Geliştirmek İçin Düşünme Becerilerine Odaklanma Stratejileri” başlıklı paylaşımlardan faydalanabilirler.
“MÜKEMMEL” İLE “İYİ” ARASINDAKİ FARKI NE BELİRLER?
Peki “mükemmel” bir dilekçeyi “iyi” bir dilekçeden ayıran nedir? Cevaplanması oldukça güç olan bu soruya ilişkin tespitlerimi kısaca paylaşayım:
HUKUKİ METİNLERDE SORUNSUZ AKIŞI SAĞLAMAKTA KULLANILAN TEKNİKLER
Ülkemizdeki hukuk eğitiminin hukuki araştırma ve yazmada sistemli destek/kaynak sağlanması bağlamındaki temel eksikliğinin değerlendirilmesini bu yazı bakımından bir kenara bırakarak, hukuki metinlerde akışı sağlamakta kullanabileceğiniz temel tekniklerden üç tanesini örnek olarak sizlerle paylaşmak istiyorum:
Akışı sağlamaya yönelik tekniklerin bilinçli olarak uygulanmadığı dilekçelerde beyan ve iddialar sanki birbiri ardına dizilmiş alakasız noktalar gibi algılanıyor. Bunun olumsuz pratik sonucu ise hedef hukukçu okuyucunun analize ayıracağı zamanı ortaya koyulan hususlar arasındaki ilişkiyi anlamak için harcamak zorunda kalması. Hatta ortaya konulmak istenenler bazı durumlarda hiç anlaşılamayabiliyor.
Her yazma faaliyetinin orijinalitesi bir şablon çıkarmayı imkânsız kılsa da örnek olarak paylaştığım teknikleri kafanızda canlandırmanızı kolaylaştırmaya çalışayım: (X) konusunu aydınlatmak üzere dilekçenizde bir alt başlık açtığınızı varsayalım. Giriş kısmında öncelikle temel motifinizi (anlatmak istediğiniz konuyu) yani temanızı ortaya koymalısınız. Giriş, temanızı net olarak takdim edebileceğiniz son derece önemli bir araç. Bu fırsattan üst düzeyde yararlanmaya bakın! Bir sonraki aşamada, girişte özenle kullandığınız can alıcı sözcüklerden sadece gerekli gördüklerinizi tekrar ederek (X) temanızı işlemeye başlamalısınız. Takip eden cümlelerde ise daha güçlü, kendinden emin bir vurguyla (X) temanızı somut olayın özelliklerine bağlamalısınız. Tüm bunları yaparken de kullandığınız her sözcük, sözcük öbeği, paragraf ve argümanın (X) temanıza hizmet edip etmediğini ve yine ona zarar verip vermediğini titizlikle tartmalısınız. Aynı tartma işini dilekçenin bütünü bakımından da yapmanız gerektiği tartışmasız.
ETKİLİ YAZABİLMEK ZOR OLMAKLA BİRLİKTE ÇABALAR KARŞILIĞINI BULUYOR
Yukarıdakileri ve benzer teknikleri size hizmet edebilecek şekilde uygulayarak metninizde sorunsuz akışı sağlamak tahmin edeceğiniz üzere hiç kolay değil. Olgusal ve hukuki tüm ayrıntılara, delillere, nihai taleplerinize üst düzeyde hâkim olmanızı, üstüne üstlük bir de hukukçu yazar olarak yaratıcılık kullanmanızı gerektiriyor. Her akış “özgün” nitelik arz ediyor. Bir başka ifadeyle, tamamen aynı olaylar, olgular, deliller, hukuki sorunlar, doktrinel kaynak ve içtihatlar üzerinde ve bunlara aynı perspektiften (örneğin davalı açısından) bakarak çalışan iki farklı hukukçunun hazırladığı metinler, birbirinden tamamen farklı olabilir ve ancak iki nihai ürün de insicamlı, sorunsuz akışa sahip özgün dilekçeler olarak nitelendirilebilir.
Sözün özü, etkili yazabilmek zor iş! Bu etkiyi yaratmada akışın ne derece önemli olduğuna ve nasıl sorunsuz bir akış sağlanabileceğine ilişkin farkındalığınızı daha yolun en başında geliştirmelisiniz.
Teknik ve stratejik yatırımlarınızın yanı sıra dilekçe kalitenizi iyiden mükemmele taşıma bilinciyle çalışmalısınız. Ayrıca çok (ama çok) sayıda revizyon çalışmasına, değişiklik, ayarlama ve rötuş yapmaya da hazırlıklı olmalısınız. Netice itibariyle sorunsuz akan hukuki metinleri ortaya koymayı başardığınızda, çabalarınızın karşılık bulduğunu göreceksiniz.
Karşılaştırmalı bir perspektiften değerlendirme şansı bulduğum ikinci soruya ilişkin olarak ise tecrübeye dayalı şu tespitimi paylaşayım: sorunsuz akışa sahip dilekçeler karar süreçlerine kesinlikle olumlu etkiler yapıyor!