1) MESLEKİ BAŞARI İÇİN İNGİLİZCE BİLMEK ŞART MIDIR?
“Başarılı” bir hukukçu, örneğin avukat olmak, hukuki bilgiyi ve avukatlık mesleğinin ihtiyaç gösterdiği becerilere sahip olmayı gerektirir. Bu mesleki becerilerden en önde gelenleri hukuki düşünme/analiz becerisi ile yazılı ve sözlü iletişim kurabilme becerileridir. O halde mesleki ana diline hakim olmanın ve onu mesleki iletişiminde etkin biçimde kullanabilmenin başarının anahtarlarından bir tanesi olduğu söylenebilir. Bu hususu 8 Mayıs 2020 tarihli HUKUKİ YAZMA BECERİSİNİN ÖNEMİ ve GELİŞTİRİLMESİ başlıklı paylaşımımda özellikle yazılı iletişime odaklanarak değerlendirmiştim.
Diğer taraftan her geçen yıl artan hukuk fakültesi mezunu sayılarına bakıldığında mesleki rekabet ortamının da aynı doğrultuda oldukça hareketlendiği açıktır. Etkin mesleki iletişimi mesleki ana dili haricindeki bir ya da birden fazla dilde daha sağlayabilen bir hukukçu bu “ek” yetkinliği ile mesleki rekabet ortamında önemli bir avantaj yakalayabilecektir. İngilizce dil yeterliliği bu anlamda ele alındığında, hukukçunun başarısının anahtarı ya da tek yolu olarak değil; ancak özellikle uluslararası nitelik arz eden hukuki hizmetlerin gerektiği gibi verilebilmesi açısından olmazsa olmaz olan ilave bir mesleki iletişim becerisi olarak değerlendirilmelidir.
Peki bu ilave mesleki iletişim becerisi (yani yabancı dilde mesleki düzeyde anlama/anlatma) sadece kurumsal danışmanlık hizmeti veren (örneğin corporate lawyers) hukukçular bakımından mı bir mesleki ihtiyaçtır?
Sorunun cevabı uygulamada uluslararası nitelik arz eden hukuki hizmetlere günümüzde ne derece ihtiyaç duyulduğu ile bağlantılıdır. Globalleşmenin paralelinde malını/hizmetini uluslararası pazara arz eden/etmek isteyen ya da üretim standartlarını geliştirecek ham madde ve/veya teknolojiyi almak isteyen her ölçekteki yerli şirketin sayısı günden günden artmaktadır. Bu şirketlerin kurdukları/kurmak istedikleri ilişkilerin (müzakereden uyuşmazlığa kadar uzanan yelpazedeki) tüm aşamalarında ihtiyaç duydukları hukuki temsil uluslararası mesleki iletişimi gerektirmektedir. Bu gerçekten hareketle tekrar vurgulamak isterim: yabancı dilde mesleki iletişim sağlayabilme becerisi ülkemizdeki dava avukatlarının ve (ilgili uyuşmazlıkları çözmekle görevli) hakimlerin de mesleki faaliyetleri bakımından büyük önem arz eder hale gelmiştir.
Bu önemi göz ardı etmek ne gibi sonuçlar doğurmaktadır? İki örnek vererek değerlendirmeyi size bırakayım. Yerli orta ölçekli bir şirketin yabancı karşı taraf ile İngilizce olarak akdetmiş olduğu Türk hukukuna tabi sözleşme ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkta sözleşme metnini, eklerini, yıllardır İngilizce yapılmış olan yazışmaları sadece başkaları tarafından yapılmış tercümeler çerçevesinde değerlendirmekle yetinerek müvekkil yerli şirketi uluslararası bir tahkim kuruluşu bünyesinde yürütülecek tahkim yargılamasında temsil etmeyi uygun bulur musunuz? Örneği biraz değiştirelim ve aynı senaryodaki müvekkil yerli şirket ile karşı taraf yabancı şirketin tahkim aşamasına geçmeden uyuşmazlığı sulhen çözümlemeyi istediklerini varsayalım. Karşı taraf yabancı şirket/temsilcileri tarafından İngilizce olarak hazırlanarak iletilen sulh anlaşmasını (Settlement Protocol) sadece karşı tarafça sağlanan tercümeyi değerlendirerek (üstelik de farklılık halinde geçerli metnin İngilizce metin olduğu açıkça yazıyorken) müvekkiliniz adına imzalamayı uygun bulur musunuz?
O halde başlıktaki sorunun cevabını dar bir bakış açısı ile vermekten kaçınmak ve mesleki planlamayı hukuk uygulamasındaki güncel gelişme ve ihtiyaçları beraberce değerlendirerek yapmak isabetli olacaktır.
2) HUKUKÇULAR İÇİN GRAMER NEDEN ÜST DÜZEYDE ÖNEMLİDİR?
Ana diliniz bile olsa, özellikle kendinizi yazmak suretiyle ifade etmeniz gerektiğinde dilin inceliklerine hakim şekilde ilerleyebilmek hiç de kolay değildir. İngilizceyi ikinci dil olarak öğrenmiş hukukçular bakımından bu zorluk özellikle bazı bakımlardan daha da ön plana çıkmaktadır. Bir hukuki yazarın yapabileceği en önemli hatalar yanlış kelimeleri seçmekten ya da kelimeleri imla kurallarına aykırı yazmaktan kaynaklanabilmektedir. Benzer bir başka örnek bu kez seçilenleri sıralamakla ilgili olarak karşımıza çıkar. İngilizce cümlelerde sıfatlar (ADJECTIVES) belirli bir sıra içinde dizilir (opinion-size-age-shape-color-material-purpose+NOUN). Bu sıranın bozulması cümlenin insicamını bozar ve ana dili İngilizce olan bir kimse bu aksamayı içgüdüsel olarak sezer. Bu gibi aksamalar sizin kulağınızı tırmalamasa bile karşı tarafınkini tırmalayacaktır. Profesyonel iletişimde bu örneklerdeki gibi uygunsuzlukların kötü etki yapmasının yanı sıra bir tek kelimenin kullanılış tarzının bile farklılık yaratabildiği mesleğimizde böyle incelikleri göz önünde bulundurmanın ehemmiyeti tartışmasızdır. Yine aynı bağlamda büyük harf kullanım kuralları, kısaltmaların nasıl yapılacağı, tarihlerin nasıl yazılacağı gibi ayrıntılar dahi hukuki değerlendirmelerde önemli olabilmekte, hukukçunun mesleki faaliyetini etkileyebilmektedir. Sözün özü hukuk İngilizcesi öğrenmek hukuki terimlerin karşılıklarının öğrenilmesi olarak algılanmamalıdır. İngilizce gramer kurallarını ve yapıları içselleştirmeden sağlıklı mesleki yazışmalar yapılabilmesi/yapılmış olanların da yorumlanabilmesi mümkün değildir. Hatta bazı durumlarda önemsiz görünen ufak ayrıntılar büyük hak kayıplarına sebep olabilmektedir. O halde gramer öncelikle öğrenilmeli, kuralları zamanla içselleştirilmeli ve onlara uyulmalıdır.
Tarihlerin yazılması ile ilgili bir örnek vereyim. Bizim alışkın olduğumuz standart formatta tarih GÜN-AY-YIL olarak yazılır. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise tarih AY-GÜN-YIL formatında yazılır. Bu önemsiz bir ayrıntı gibi görünmekle birlikte bazı durumlarda etkili sonuçlar doğurabilmektedir. Yabancı bir şirkete karşı ikame ettiği davada tüm savunmasını gecikilmesinde sakınca olan bir hal bulunmasına rağmen karşı tarafın yollanan ihbar/ihtarlara ancak 4 ay sonra cevap verdiği argümanına dayandıran bir avukatın aslında bir Amerikan şirketi olan karşı tarafın cevapları 4 gün içinde vermiş olduğunu, yanlış anlamanın ise tarih formatından kaynaklandığını (geç) fark etmesi davasının seyrini etkileyebilecektir. Uluslararası nitelikteki işlerde tarih formatında yanlış anlamaya mahal vermemek adına ayı açıkça yazmanın (2 February 2021) giderek daha çok tercih edildiğini de ekleyeyim (zira tarih formatı YIL-AY-GÜN olan ülkeler de var).
Bu kısımdaki tespitleri 15 Mayıs 2020 tarihli YABANCI DİLDE HUKUKİ YAZMA BECERİSİNİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN GEREKEN ALT YAPININ OLUŞTURULMASI (I) başlıklı ve 29 Temmuz 2020 tarihli YABANCI DİLDEKİ HUKUKİ İFADELERİNİZ ANCAK ONLARI NAKLEDEN SÖZCÜKLERİNİZ KADAR İSABETLİ ve ETKİLİDİR başlıklı paylaşımlarımdaki önerilerle birlikte değerlendirebilirsiniz.
Gramer açısından bir birikiminiz var ancak bunu geliştirmeye ve/veya parlatmaya ihtiyaç duyuyorsanız yardımcı kaynak seçimlerinizde dikkatli olmanızı öneririm. İçerik bakımından entelektüel yetişkinlere hitap edecek kapsamda olan ve kuralları, fikir, olgu ile açıklamalara önem vererek takdim eden kaynaklar hukuki yazma becerilerinizin gelişmesi bakımından daha etkin destek sağlayabilir. (Bu amaca hizmet edebilecek kaynaklardan bir tanesi olarak bkz. Mark Lester and Larry Beason, The McGraw-Hill Handbook of ENGLISH GRAMMAR and USAGE, 2nd Edition).
3) HUKUK İNGİLİZCESİNİ GELİŞTİRMİŞ HUKUKÇULAR SÖZLEŞMELERİN İNGİLİZCE HAZIRLANMASINDA GEREKEN MESLEKİ ETKİYİ NASIL YARATABİLİR?
Uluslararası nitelikteki ticari sözleşmelerin hazırlanması, incelenmesi, müzakere edilmesi (yani yabancı dilin özel bir alanda kullanılması) aşamalarına gelindiğinde aslında dil yetkinliği üst düzeyde olsa bile işin hiç de kolay olmadığı görülür. Özellikle müşahhas sözleşmenin konusu ve hukuki niteliği ile de bağlı olarak birçok özel terminoloji ve düzenlemeye de hakim olmak gereği karşımıza çıkar. Dilin ve kelimelerin uygun olmayan kullanımı, birçok yanlış anlaşmaya ve yorum sorununa sebep olabilir.
Her işin şartları kendine özel ve her bir sözcüğün seçimi üst düzeyde hassasiyet gerektirir olmakla birlikte, uygulamanın içine girdikten sonra genellikle önceki örnekler üzerinden ilerlendiği gerçeği ile karşılaşılır. İşte buradaki maharet örnek üzerinden ilerlense bile somut olayın tüm inceliklerini değerlendirerek ve mesleki bilgi ile yaratıcılığı da kullanarak eldeki örneği yorum sorunlarına (mümkün olduğunca) mahal vermeyecek tarzda yeniden şekillendirebilmektedir. Bunu yapmak mesleki ana dil bakımından bile zorlu olup, İngilizce olarak yapmak daha da farklı bir özen gerektirmektedir.
Bu kısımdaki tespitleri 7 Temmuz 2020 tarihli SÖZLEŞME HAZIRLAMAK ve HAZIRLADIĞINIZ SÖZLEŞMEYE DEĞER KATABİLMEK başlıklı paylaşımımdaki önerilerle birlikte değerlendirebilirsiniz.
BU PAYLAŞIMIN ÖZÜ: İngilizce mesleki dil yeterliliğinizi geliştirme çalışmalarınızı, genelden özele doğru değerlendirme yaparak adım adım planlamanızı öneririm.