Hukuk fakültesi çok zorlu!
Klişeleşmiş giriş cümlesini analiz ederek başlayalım. Hukuk fakültesi çok “zorlu” değildir; ancak, hukuk eğitimine başlayan herkes daha önce karşılaşmadığı üç “zorlu” iş ile karşılaşır:
HUKUK FAKÜLTESİNDE BEKLENEN ÜÇ “ZORLU” İŞ
“ZORLU” İŞLERİN ÖZNESİ: ÇİÇEĞİ BURNUNDA HUKUK ÖĞRENCİLERİ
Saydığım “zorlu” işlerin öznesi çiçeği burnunda hukuk öğrencileridir. Ancak, ülkemizde çoğu hukuk öğrencisi, fakülteden neler beklemesi gerektiğini bilmediği gibi fakültenin ondan neler beklediğini de bilmeden bu yolculuğa çıkar. Dahası, büyük kısmının sorma, sorgulama, düşünce ve değerlendirmelerini sözlü ve yazılı olarak ifade etme donanımları da yetersizdir. Fakülte öncesi eğitim hayatına ilişkin bu gibi altyapı eksikliklerine fakülte ortamındaki alt yapı, kaynak ve yönlendirme eksiklikleri de eklenir. Nasıl mı?
FAKÜLTELERDEKİ GENEL İŞLEYİŞ
Ülkemizdeki hukuk fakültelerindeki derslerin çoğu teorik temel oluşturulmasına yöneliktir. Klasik ders anlatma usulüyle işlenir. Haftalara göre ders planlamasını, sorumlulukların çerçevesini, eğitim-öğretim hedeflerini, çeşitlilik arz eden kaynak listelerini içeren ders izlenceleri genellikle öğrenci ile paylaşılmaz. Derse hazırlanılarak gelinmesi hatta gelinmesi bile prensip itibariyle bir zorunluluk değildir.
Teorik dersler paralelinde yürütülen pratik çalışmalar ile öğrenciye hukuki değerlendirme yapma ve değerlendirmelerini sözlü olarak ifade etme becerilerinin kazandırılması hedeflenir. Ancak, özellikle kalabalık sınıflar söz konusu olduğunda sınırlı sayıdaki katılımcı dışında bu fırsatı iyi değerlendirebilen ne yazık ki son derece azdır. İş hukuki yazmaya gelince tablo daha da karamsarlaşır. Zira ülkemizdeki hukuk fakültelerinde ne hukuki araştırma ne de hukuki yazma birer teknik olarak lisans seviyesinde ele alınmaz. Öğrencilerin yazma becerilerinin geliştirilmesine araştırma ödevi verilmesi suretiyle katkı sağlanması da hiç yaygın değildir. Zira öğretim üyesi öğrenci oranı böyle bir çabayı genelde fiilen imkânsız kılar. Öğrencilerin hukuki değerlendirmelerini yazılı olarak paylaştıkları tek yer klasik usulde yapılan vize ve final sınavlarıdır. Kaldı ki öğrencinin böyle bir sınavdan başarılı not almış olması hukuki yazma becerilerinin gelişmiş olduğu anlamına da gelmemektedir. Diğer taraftan, son yıllarda son derece az sayıdaki hukuk fakültesinin ders programlarına dahil edildiği görülen Legal Writing dersleri ise sadece yabancı dil yeterliliğine sahip belirli öğrencilerin faydalanabildiği İngilizce derslerdir. Hukuki araştırma ve yazmaya ilişkin lisansüstü seviyede verilen destekler bile genellikle göstermeliktir. Herkes bakımından zorunlu ders formatında olup, genellikle bir ödev verilerek geçiştirilir.
BU ŞARTLAR ALTINDA “ZORLU” İŞLER DAHA DA ZORLAŞIR
İşte bu şartlar altında hukuk eğitiminin özünü ve öğrenciye kazandırmayı hedeflediği yöntemi kavramakta gecikenler bakımından yukarıda saydığım “zorlu” olan işler her geçen gün daha da zorlaşır. Problemlerinin kaynağını analiz etmek yerine düşe kalka ilerlemeye çalışmak sıklıkla yapılan hatalardandır. Neticede bu kategorideki büyük çoğunluk bir “diploma” alır ve ancak fakülte sıralarında girdikleri çıkmazda kalır.
ÇÖZÜM: KENDİNDEN BEKLENENLERİ ve
HUKUKÇULUĞUN GEREKLERİNİ İYİ ANALİZ EDEREK
BİR YOL HARİTASI OLUŞTURMAK
Böyle bir çıkmaza düşmek istemeyen bilinçli genç hukukçuların, hukuk eğitiminin özünü teşkil eden “zorlu” işleri, kişisel donanımlarındaki eksiklikleri, kendilerine sunulan ve sunul(a)mayan kaynakları irdeleyerek işe başlamaları uygun olur. Yukarıdaki özetin bu anlamda yardımcı olmasını umuyorum.
Durum analizini takiben daha fakültenin ilk günlerinde hukuki yöntem, araştırma, sözlü ve yazılı ifade becerilerini geliştirmeye yönelik bir yol haritası oluşturulmalıdır. Zira, somut bir olaya ilişkin olguların ve hukuki düzenlemelerin isabetle değerlendirilebilmesi ancak açık ve özlü şekilde yani ustaca anlatılabildiğinde gerçek anlamda etkili olabilmektedir.
AŞAĞIDAKİ GENEL BAKIŞ
YAPMANIZ GEREKENLERİ ADIM ADIM SIRALAMAKTADIR
Henüz yolun başında olanlar için biraz üst perdeden kabul edilebilecek bu paylaşımları yine de şimdiden okumanızı ve üzerinde düşünmeye başlamanızı öneririm. Ancak bunları fakültenin ilk yılını tamamladıktan sonra tekrar tekrar okuduğunuzda sizin için farklı şeyler ifade etmeye başladıklarını göreceksiniz. Birinci sınıfta öğrendikleriniz ile bağlantılarını kurmaya başlayacaksınız. Kafanızdaki soruların bazıları kendiliğinden cevap bulacak. Elbette yeni sorularınız da oluşacak. İşte o aşamaya geldiğinizde farklı hukuki türlerde yazma alıştırmaları yapmaya başlayabilirsiniz.
Hukuk fakültesi çok “zorlu” değil! Hukuk eğitiminin getireceklerini hazırlıklı şekilde göğüslemek de bağımsız öğrenme tarzını içselleştirmek suretiyle (6 Temmuz 2021 tarihli paylaşım) mümkün ve sizin elinizde. Önerileri hemen uygulamaya başlayın. İçinde bulunduğunuz andan daha iyi bir başlangıç anı olamaz!